top of page

Ödipus Kompleksi ve Rekabet Duygusu

Yazarın fotoğrafı: Kubilay TanerKubilay Taner

Güncelleme tarihi: 18 Eki 2024

Hayatınızda rekabete ne kadar dayanabiliyorsunuz?


Hepimiz hayatımızın belli alanlarında istesek de istemesek de kendimizi bir rekabetin içinde bulmuşuzdur. Kimisi için ise hayatın kendisi rekabetten ibarettir.

Trafikte kendisini sollayan kişiye, sınavda kendisinden daha başarılı olana tahammül edemezler.

Burada aslında arzulanan şeyi elde etmeye yönelik bir üçgen oluşmuştur. Kişi arzu ettiğini elde etmek için ona sahip olan ile rekabet etmek zorundadır. Bu rekabet karşısında kişi kendini kastre etmek denilen kendini engelleme davranışı geliştirebilir, aşırı rekabet edip anlamsız bir savaşa girebilir veya rekabetten tamamen çekilebilir.


Rekabet öykümüzün temelleri Sigmund Freud tarafından Oedipus Kompleksi ile açıklanmıştır. Oedipus kompleksine göre göre çocuk, karşı cins ebeveyni ile yakınlık kurabilmek için hemcinsi olan ebeveyni ile rekabete girer. Bu dönemi sağlıklı atlatamazlarsa anne, baba, çocuk üçgenini temsil eden ödipal üçgeni hayatlarının ileri dönemlerinde başka alanlarda, farklı nesneler üzerinden kurabilirler.


Yetişkinlerde Ödipal Rekabet

Ödipal rekabet yetişkinlerin romantik ilişkilerinde de, arkadaşlık ilişkilerinde de ortaya çıkabilir. Elde edilmesi gereken bir arzu nesnesi var ise, ona sahip olan otorite de her zaman vardır ve kişi bu otoriteye karşı çıkmaya dair bilinç dışı bir rekabet duygusuna sahiptir. Bir kokteyl ortamında bir arkadaşınız ile sohbet ederken arkadaşınız üçüncü bir kişi ile konuşmaya başladığınızda içinizde kötü bir his oluşuyorsa bu bir ödipal rekabet olabilir. Çok iyi hazırladığınız bir ödevi kaydetmeden bilgisayarı kapattığınızda ödipal bir kendi kendini engelleme davranışı, bir başka deyişle otokastrasyon gösteriyor olabilirsiniz.


Ödipal Rekabet ve Cinsellik

Ödipal dönemi sağlıklı atlatamamış kişilerin bu dönemdeki karşı cins ebeveyne bağlanmak/ hemcinsi ebeveyni ile rekabet etmeye dayalı ilişki biçimini yetişkinlik yıllarında devam ettirmesi beklenir. Bu durumda kendinden yaşça daha büyük partnerleri daha çekici bulması beklenebilir.

Bir başka durum ise erkeklerin eşlerini anne temsili olarak görmeleri ile birlikte çeşitli cinsel problemler yaşaması beklenebilir. “Madonna/ The Madonna” fenomenine göre erkek için bir anne modeli olan temiz eş figürü ile "kirli ve yasak – zarar verici" bir eylem olan seks aynı kadında birleşemez ve bu durum çiftin cinsel birlikteliklerinde kendini keskin bir biçimde gösterir.

Ayrıca erkeklerde ereksiyon kaybı, erken boşalma gibi sorunlar, güç temsili olan babaya karşı rekabeti kaybetmek, kendini kastre etmek/ iğdiş etmek olarak yorumlanabilir.


Oysa rekabet…

Oysa rekabet mükemmelliğe giden bir yol değildir. Rekabet kişinin kendi gücünü sınaması, daha ileri gitmesidir. Rekabet kazanmak değil, kazanmak için beceri geliştirmek olarak algılandığında olumlanır. Rekabet performansı arttırır, ama her zaman değil. Bazen kazanmak da korkutucu olabilir. Hele haksız kazanılan bir rekabet, hele karşındakini yok etmeye, aşağılamaya yönelik rekabet, ne performansı ne de kişinin öz saygısını arttırmaz.


Uzm. Klinik Psk. Kubilay Taner



Comments


Klinik Psikolog Kubilay Taner

  • alt.text.label.Instagram
  • alt.text.label.YouTube
  • alt.text.label.LinkedIn

©2022, Klinik Psikolog Kubilay Taner tarafından kurulmuştur. Her hakkı saklıdır.

- Kadıköy Psikolog - Erenköy Psikolog - Psikoterapist - Caddebostan Psikolog - Depresyon

bottom of page